Orta Mahalle Değil Zübeyde Hanım Mahallesi Olmalı
Atatürk'ün Annesi Zübeyde Hanım'ın Ermenekli olduğunu daha önce de yayımlamıştık.Orta mahallenin isminin Zübeyde Hanım Mahallesi olarak değiştirilmesini istemiştik.Buradan belgeleri tekrar yayımlayarak bir an önce Orta Mahallenin isminin Zübeyde Hanım Mahallesi olarak değiştirilmesini öneriyoruz.
NOT: Aşağıda size sunduğumuz bu yazı Gazeteci Araştırmacı Yazar Mustafa Ertaş’ın 2019 yılında yayınladığı “ORTA TOROSLARDAN YÜKSELEN SES ERMENEK SARIVELİLER BAŞYAYLA” adlı kitaptan alınmıştır.
ATATÜRK’ÜN ANNESİ ZÜBEYDE HANIMIN SOY KÜTÜĞÜ: ERMENEK’TE
CELAL MAHALLESİNE DAYANIYOR:
Atatürk diyor ki: “Arkadaşlar, gidip; Toros dağlarına bakınız. Eğer orada tek bir yürük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, iyi biliniz ki, bu dünyada hiç bir güç ve kuvvet bizi asla yenemez.
1- Kaynak: Yeşil Bozkır Dergisi,yıl:2016,sayı 11,s.10--Yusuf yavuz, oda T.V.19.O9.2010
Atatürk’ ün gezilerine katılan, Annesi Zübeyde hanım, kız kardeşi Makbule hanımla yüz yüze görüşen, Enver Behnan Şapolyo: ” Kemâl Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi“ adlı eserinde şunları yazar:“ Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük bir inkılapçı, olan Kemal Atatürk Milli tarihimiz bakımından büyük bir şahsiyet olduğu kadar, cihan tarihi içinde de şerefli bir mevki kazanmış büyük bir devlet adamıdır.”
“Ben Milli Mücadelenin başında İstanbul ’dan kaçarak Ankara’ya gelmiştim. İstiklâl Savaşının bütün safhalarını yaşadım. Muharrirlik dolayısı ile Atatürk’le tanışmak şerefi ne, bahtiyarlığına nail oldum. En acı günlerinde meclislerinde ve gezilerinde bulundum. Bu eşsiz kahramana, bu büyük devlet adamının hayatına ait günlük notlar aldım. Bunlarla beraber Atatürk’ün valideleri Zübeyde Hanımı ve kardeşi Makbule Atadan ile tanıştım.”
“ 1922 yılında Atatürk’ün valideleriyle görüştüm Rumeli şivesiyle konuşuyordu. Zeki bakışlı, eski İstanbul hanımları giyinişinde bir hanımefendi idi . Durmadan oğlundan sitayişle bahsediyordu. .Kendisine ilk sorum şu oldu: “ Gazi Hazretlerinin doğum günü ile ayı bir yerde yazılı değildir. Hangi ay ve günde doğmuşlardır.? Dedim. “ O zaman ki Hamidiye kâğıtlarına gün ve ay yazılmaz, yalnız yıl yazılırdı. Ben oğlum Mustafa’yı Erbain sovukları devam ederken doğurdum.” Dediler. Mustafa Kemal D:1881, Ö.10 Kasım 1938 dir..
Atatürk’ün kız kardeşi Makbule: Enver Behnan Şapolyo ’nun sorularına özetle şöyle cevap verir.
“Büyük babamın adı, Ahmet’tir. Bu zat siyasi bir meseleden dolayı memleketten firar etmiş. Yedi sene dağlarda dolaşmış, nihayet ölmüş… Bu sebeple kendisine (Firari Ahmet Efendi) denilmiştir. Anneme mesleğini sorduğum zaman “askermiş Yemen de hizmetleri varmış” dedi.
Atatürk’ün Selanikteki evi |
Nihayet şehirde büyük karışıklıklar çıkmış, Fransız ve Alman konsolosları öldürülmüştü. Selânik vakası üzerine 7 Mayıs 1876 tarihinde Büyük devletlerin donanmaları Selanik’e gelerek konsolosları öldürenlerin hükümetten idamlarını talep etmişlerdi. Sultan Abdülaziz’in emri ile yakalananlar derhal idam edildiler.
İşte Atatürk’ün büyük babası (Ahmet Efendi) de bu vakada önayak olanların başında olduğu anlaşılmaktadır. Arkadaşları tevkif olurken, kendisi Makedonya dağlarına kaçarak yedi sene dağlarda yaşamış ve nihayet ölmüştür.
Makbule Hanım devamla:
”Büyük babamız (Ahmet Efendi’nin), (Kırmızı Hafız Mehmet Efendi) adında bir kardeşi vardı. Bu zat ilmiye sınıfından olup bir mahalle mektebinde hocalık etmekteydi. Sakalı kırmızı olduğundan kendisine (Kırmızı hafız) derlermiş Kırmızı Hafız Mehmet .Efendinin oğlu Salih efendidir. Büyük babam Ahmet Efendinin eşinin adı ise “Ayşe” Hanımdı. Ayşe Hanımın Firari Ahmet Efendiden “Ali Rıza, Mustafa, Hatice adında çocukları olmuştur. Sonra Mustafa ölmüştür.”
Enver Behnan Şapolyo, Atatürk, annesi Zübeyde Hanım, Kız kardeşi Makbule ve Atatürk’ün en yakınları ile birebir görüşen ( Tarih öğretmenidir.) Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanıma şunu sordum:
“Babanız Ali Rıza Efendi, Zübeyde Hanımla nasıl evlenmişler? deyince. “..Dur onu da anlatayım diye söze başladı. “Babam ablası Hatice Hanıma “ Bana sarışın bir kız bul …! Ben onunla evleneceğim “demiş Halam mahalle, mahalle dolaşıp, sonunda annemi beğenmiş. Bir müddet sonra bu kızı babama istemişler. Araya dayım Hüseyin Ağa girerek babamla annemi evlendirmiş. Babamın vefatından sonra dayım “ Zübeyde’yi bu ömürsüz adamla ben evlendirmeğe sebep oldum. Bu çocukları büyütmek bana farz oldu” derdi. İşte Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi Zübeyde Hanımla bu suretle evlenmişlerdi.
Makbule Hanıma: Babanız nerelidir? Diye sorduğum zaman:
“ Babam Ali Rıza Efendi yerli olarak Selâniklidir. Kendileri yürük sülalesindendir. Annem Zübeyde Hanım her zaman yörük olmakla iftihar ederdi. Bir gün Atatürk’e (yörük nedir) diye sordum. Ağabeyim bana ( yürüyen Türk’lerdir) dedi. Makbule Hanımın verdiği bu malumatı Atina sefirimiz Ruşen Eşref Ünaydın dan da, sordum. Ruşen Eşref Bey de bana dediler ki: “Atatürk çok kere benim atalarım, Anadolu’dan, Rumeli’ye gelmiş, yürük Türkmenlerdir. ” Derlerdi. Atatürk’ün ataları Anadolu’dan gelerek, Manastır vilayeti’nin Deprei, Bala, sancağına bağlı Kocacık nahiyesine yerleşmişlerdir. Kocacıkların hepsi öz Türkçe konuşurlar. İri yapılı adamlardır. Bunların hepsi yürüktür. Hayvancılıkla geçinirler. Sürüleri vardır. Bir kısmı da Kerestecilik yaparlar. Yaşayışları, hatta lehçeleri de aynıdır. Bunların kıyafetleri Anadolu Türklerine benzer. Bu havalide oturan Türklere (Konyar) adı verilmektedir. Konyar denilen bu yürükler Murad-ı Hüdavendigâr zamanından Fatih sultan Mehmet devrine kadar, devir, devir Konya ve Aydın taraflarından getirilerek Rumeli’ye yerleştirilmiş Türklerdir. Fetihnamelerde Konyarlar’a (Hudut Gazileri ) ünvanı verilmektedir.”
“Atatürk’ün validesi Zübeyde Hanım Soyu Sofu-zade ailesinden Feyzullah Ağanın kızıdır. Bunlar Selanik’ te doğmuşlardır. Zübeyde Hanım okuma, yazma bildiğinden kendisine (Zübeyde Molla ) denirdi. Zübeyde Hanımın (Hasan Ağa,) ( Hüseyin Ağa) adında iki erkek kardeşi vardı. Hüseyin Ağa Atatürk le Makbule Hanımı büyüten zattır. Bu aile bundan yüz otuz sene evvel (Sarıgöl )den Selânik’e gelmişlerdir. Vodina kazasının batısında Sarıgöl nahiyesinde on altı köyden ibaret olan bu nahiye ahalisi Makedonya ve Tesalya’ nın fethinden sonra Konya cıvarı ahalisinden Osmanlı Hükümetinin sevk ve iskân ettiği Türklerdendir. Son zamanlara kadar beş asır müddet içinde hayat tarzlarını, kıyafetlerini s.(22) değiştirmemişlerdir.”
Enver Behnan Şapolyo devamla der ki, bu malumatı daha fazla derinleştirmek istedim: Atatürk’ün Selanik’te mahalle mektep arkadaşı, eski mebuslardan merhum (Hacı Mehmet ) Beyden sordum. Bana tane, tane anlattı. Dediler ki:
“-Atatürk’ün ataları hakkında benim bildiğin şunlardır. Atatürk’ün ataları Anadolu’ dan gelerek Manastır Vilayetinin Debrei Bâlâ sancağına bağlı (Kocacık ) nahiyesine yerleşmişlerdir. Bunları ben Selânik’in ihtiyarlarından duymuştum. Kocacıkların hepsi öz Türkçe konuşurlar.
Hacı Mehmet’in verdiği malumatı genişletti. Bu havalide oturan Türklere (Konyar ) adı verilmektedir. Konyar denilen bu yürükler (Muradı hüdavendigâr) zamanından (Fatih Sultan Mehmet) devrine kadar devir devir Konya ve Aydın taraflarından getirilerek Rumeli’ye yerleştirilmiş Türklerdir.”S.20,21,22,23.
Kocacık yörükleri, hakkındaki kayıtlar İstanbul arşivinde bulunan (Defterhane) kayıtlarında yani il yazıcı defterlerinde bulunmaktadır. Kocacık’ taki yörüklerin aşiret adları şunlardır. Tanrıdağ yörükleri, Karagöz yörükleridir. Cıvarlarında Kosovaya doğru Aktav ve Naldöken yörükleri bulunmaktadır. Bu yürüklerin adları ve işleri (950) tarihli ve (82) numaralı defterlerle (1051 ) tarihli ( 469)numaralı defterlerde kayıtlıdır.
2- Kaynak: KEMÂL ATATÜRK ve Milli Mücadele Tarihi, S. 8 den S. 24- Enver Behnan, Şapolyo-.Rafet Zaimler Yayınevi –Ankara Caddesi. No:47/1 istanbul
Atatürk kendi atalarının “Eski yörük-Türkmen” aslından geldiğini bahsedecek-tir.”
3- Kaynak: Mustafa Kemal cilt (1) s.31 (1881-1919) Şevket Süreyya Aydemir.
“Kocacık yörüğü” “üç kabile (66) parça idi. Önceleri Barcın yaylasına yaylaya göçerler, kışın Akdeniz sahillerine inerlerdi. Taşeli’nden sürgünler sebebiyle çok dağıldıkları için adları unutulmaya başlamıştır. Barcın Yaylasında yaylayan kışı Akdeniz sahillerinde, geçiren, (Toroslardan Doğan Güneş kitabı s.190 191)de yer verildiği gibi, Gazipaşa’da kışlayan yürük kabile sayısı 25 tir. Bu kabilelerden birisi de “Kocacık” kabilesidir.” diye bilinir.
Alanya İlçesine bağlı Karakocalar, Kocabaşlar, Tırılar,(eski yürük) Fakırcalı kabilesinin asıl adı (Kocacık yürükleriyle ilgilidir) diyen Tırılar köyü doğumlu Hasan Yalçın. Gazipaşa Karalar Bahşiş köyü doğumlu Süleyman Solgun daha bir çok yaşlı kişiler dedelerimizden böyle duyardık dediler.
Taşeli’nde (Ermenek, Sarıveliler, Başyayla, Taşkent) te yüz yıllardan beri yük taşımak için eşek ve katır sırtındaki semerin arka bölümünde bulunan iki ağacın birleştiği noktada özel yapılmış yükleri iplerle bağlamak için, beli bükülmüş birbirlerinin yüzüne bakan iki ihtiyar koca gibi yapılmış olan özel iki aygıta Taşeli’nde (Ermenek, Sarıveliler, Başyayla, Taşkent) te “KOCACIK” denir.
Katır ve eşeklerin sırtında yükleri taşımak için kullanılan semer ve arka bölümünde“Kocacık” görülüyor |
………………
Kaynak:Anadolu’daTürk Aşiretleri,Ahmet Refik,Enderun kitabevi İstanbul,1989
1- Rumelide yörük toplanmasına dair:s.98--- Fi evehiri z 1102. M.1691
2- Aydın taraflarına kaçanların İÇ İL Sancağına nakli iskan eylemek üzere ferman.S.119,Fi evahiri 1111. M. 1699
3- Yörüklerin asıl vatanı olan iç il Sancağında iskanlarına ve şekavetle meşgul olanların Kıbrıs’ta Magosa kalesine kalebent edilmelerine dair.S.140-141. Evaili za 1119. M. 1707
4- Yörüklerin Kıbrıs adasına sürgün edilmelerine dair.S.143-144---Fi evastı 1124. M. 1712
5- Kıbrıs’a sürülen yörüklerin sefine reislerini öldürerek gemilerden firar ettiklerine dair. S. 148-149-150-151. Fi evastı r 1126 . M. 1714.
“Kocacık Yörükleri: Bir yürük kabilesinin adı“ Kocacık” tır. Kocacık yürükleri (1584) yılında Rumeli’nde (21) yerde bulunur . Kocacık, Selanik, Naldöken, Tanrıdağ, yörükleri gibi s.95 Kocacık yürükleri defterlere (eşkinci, yamak) olarak yazılmıştır. Bugün Kocacık yürükleri’nin çok küçük bir kısmının adını bilebiliyoruz. Kocacık yörükleri kanunnamesi (1584) tahrir defteri Baş vekalet tapu defterleri No:614 sayfa 244 Arşivinde kayıtlıdır”
KIBRIS: 1570 de Kıbrıs’ın Limasol kıyılarına çıkan Osmanlı ordusu 1. Ağusdos 1571 yılında Magosa’yı da zapt ederek Adayı tamamen fet etmiştir. 21 Eylül 1572 de çıkarılan sürgün hükmü doğrultusunda Anadolu, Karaman, Rum, Zulkadir eyaletlerinden yaklaşık, on iki bin haneyi Kıbrıs’a yerleştirmeyi plânlamıştır. Bunlardan ancak iki bin beş yüz seksen hane Kıbrıs’a göçürülebilmiştir. Gitmeyenlere idam cezası çıkarılmıştır.
Kıbrıs’a gönderilen nüfusun (54) hanesi İçel Sancağının Ermenek kazasından yazılmıştır. Sürgün gönderilenlerden (47) hanesi (12) ayrı dalda meslek sahibidir. On haneden bir hane Kıbrıs’a sürgün gitmesi plânlanmıştır. Ermenek’ten Kıbrıs’a gönderilen sürgün hanelerinin dağılımı ise şöyledir.”İki inşaat ustası, yedi cullah (çulcu), iki terzi, bir fırıncı, iki halaç, ( pamukçu), iki pabutçu, bir semerci, iki başmakçı, iki dülger, iki kaşıkçı, bir boyacı, ve yirmi üç çiftçi, gönderilmiştir.
“ Ermenek’ten Kıbrıs’a gönderilecek sürgün hanelerinin tesbitinde şehir merkezi ve ya köy müslim, gayrı müslim ayırımı yapılmamıştır.“ Bu nedenle Ermenek merkezinde yedi mahalle ile Ermenek’e bağlı yirmi yedi köy olmak üzere toplam (34) yerleşim biriminden Kıbrıs’a sürgün gönderilmiştir.
Kaynak: Üçüncü Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi: s.223 den228 ze kadar.
S O N U Ç
B - “Atatürk (Mustafa Kemal),Türk, asker ve devlet adamı (Selanik 1881-İstanbul 1938) Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı” (1923-1938) Selanik Kasımiye mahallesi, Islahhane caddesinde olan bir evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi gümrük kolcusu idi. “Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanım Sarı güllü Hacı Sofu ailesinden “Varyemez oğlu” İbrahim Feyzullah Efendinin kızıdır.”
5- Kaynak: Meydan Larousse, Ansiklopedisi cilt (:2) S.245-246 ve 254 de kadar.
C-“İçel sancağı Ermenak kazasından Kıbrıs’a göçürülen (sürülen) aileler:Taşeli bölgesinde Ermenak kazası merkezi ile, kasaba ve köylerinin her birinden (54) hane Kıbrıs’a gönderilmiştir.(47) hanesi (12) ayrı dalda meslek sahibidir. On haneden bir hane zorunlu Kıbrıs’a gönderilmiştir. Kaynakta:” Kıbrıs’a gönderilen nüfusun (54) hanesi İçel sancağının Ermenak (Ermenek ) kazasından yazılmıştır” der.
“1-Nefs-i Ermenak: Mahalle-i Celâl (Orta mahalle) Hacı Recep Veled-i Börekçi, Ramazan maldar ve Varyemez oğlu ve mütemevvil –i memleket tamirine kadir kimesnedir. Emlaki emr-i Padişahi mucibince nakil olunmuştur. Süleyman ve Mustafa nam mücerret oğulları oldur ki…, Mahalle-i mezbure den seydi bin Ali ve Hacıyusuf bin Mehmet ve Hacı abdibin Pir Ahmet ve Abdi bin Hacı Mustafa ve Ahmet bin küçük Mustafa nam kimesneler meşruh üzere kefil ve vekil olmuşlardır.”
6- Kaynak: üçüncü Uluslar Arası Kıbrıs Kongresi s.223-228
Ç-“Sürgünler: Kıbrıs’a sürülen İçel sancağı Ermenek kazasından ailelerin, gemilerle -Antalya’dan (Kıbrıs’a gönderilirken) “Sefine reislerini” (gemi kaptanlarını) öldürerek, gemilerden firar ettiklerine dair): “Birkaç seneden beru iç il ve Alaiyye ve Teke semtlerinde ve havalilerinde oturan Şamlu, Karahaculu ve Eski yürük İç il sancağı (Taşeli) ve Nevahi yöreleri, Çıplaklı, Toslaklı, Ciritli, Saçıkaralı, Keşşefli gibi daha bir çok aşiret ve diğer halktan ehlü ayalları ile (aileleri) sürüp, götürülürken, “s.148-149- Antalya iskelesinden sefinelere süvar olup, giderler iken anlar dahi, mübaşirlerini ve sefine reislereini katl ve Alaiyye ve İç İl semmtlerine firar idüp, gemilerden Firar edenler İç il (Taşeli: Ermenek ve Alaiyye’den kaçıp Aydın, Söke, Menteşe’de kışlayup, buralardan yakalaya bildiklerini, Selanik ve Balkanlara sürgün edildiklerine” dair.
7- Kaynak: Anadolu’da Türk Aşiretleri s.118 den 157 Ye kadar. Ahmet Refik. Enderun kitabevi Pamuk ofset,1989-İstanbul.
D- “Gerek Anadolu’nun muhtelif mahallerinden, yörük, Türkmen, aşiret ve kabilelerin bu kıtaya nakledilerek Dopruca, ve Selanik taraflarına iskanı yolunda cezri tetbirler alıyor ve bunları tatbik ediyordu. Sayfa:17
Bilhassa Fatih zamanında, Karaman oğulları ile mücadeleler sırasında ve bunlardan sonra Taşeli, Karaman, Konya ve Ankara civarından Türk aşiretlerinin bu mıntıkalara, Selanik havalisinde Teselya taraflarına iskân edildiğidir.”S.12
Fatih Sultan Mehmet zamanında Taşali, Ermenek, Karaman, Konya’dan, Balkanlara sürgünler yapıldığı gibi, önce İstanbul’a . Anadolu’da bir çok bölgeye de sürgünler yapılmıştır.
8- Kaynak: Rumeli’de yürükler, Tatarlar ve evlad’ı Fatihan s. 1 den 317 ye kadar M.Tayyip Gökbilgin Osman Yalçın Matbaası- 1957-İstanbul.
Kökeni Türk olan ATATÜRK’ün aile seceresini ayrıntıları ile kaynaklar vererek yukarıda yazdım. Annesi Zübeyde Hanım’ın soy kütüğü, yürükler, Türkmenler ve sürgünlerle ilgili yeni bilgileri okuyucularıma sunuyorum..
Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi. S.106 dan 114 de kadar.
Yukarıda, yazıldığı gibi, Atatürk’ün annesinin soy kütüğü hakkında, “Meydan Larausse Ansiklopedisi cilt 2 s.245’246 ve 254 de kadar . Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım Sarı güllü Hacı sofu ailesinden Var yemez oğlu İbrahim Feyzullah Efendi’nin kızıdır”.der. Atatürk’ün annesinin soy kütüğü başlıklı yazımız sonuna kadar iyice okunur da, özelikle ( A, B, C, Ç, D, ) paragraflarında özetlendiği gibi daha dikkatlice özümsenirse görülecektir ki Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın soy kütüğü Ermenek’te Celal mahallesine kadar ulaşıyor. Şöyle ki Ermenek Celal mahallesinden sürgün gönderilenler arasında Var yemez oğlu da vardır. Anadolu, Konya, Karaman İç İl, Alaiyye, yörelerinden Fatih Sultan Mehmet zamanında da Rumeli’ye devir, devir sürğünler yapıldığı yukarda kaynaklarda da yazılıdır. Kıbrıs’a gemilerle sürgün gönderilen ve gemi kaptanlarını öldürerek kaçanların, içinde bulunan Varyemez oğlu, Söke, Aydın, Menteşe yörelerinde kışladıkları, buralardan yakalanarak Selanik ile Balkanlara Sürgün gönderildiği gerçeği ortaya çıkıyor. Yukarıda genişçe yazıldığı gibi Ermenek Celal mahallesinden Selanik’e sürgün gönderilen Varyemez oğlu da göz önüne alınınca Atatürk’ün annesinin soy kütüğü Ermenek Celal Mahallesine dayanıyor.
NOT: Ermenek’te (Celal Mahallesi) nin bugünkü adı Orta Mahalledir.”
Orta Mahalle (Celali Mahallesi) Celali Mescidi. Yapım Yılı 1484 Fotograf: Tahsin Kesici Aracılığı ile Ermenekli Erol Şavklı’dan alınmıştır. |
Orta Mahalle (Celali Mahallesi) Celali Çeşmesi. Fotograf: Tahsin Kesici Aracılığı ile Ermenekli Erol Şavklı’dan alınmıştır. |
KAYNAKLAR:
Yeşil Bozkır Dergisi,yıl:2016,sayı 11,s.10--Yusuf yavuz, oda T.V.19.O9.2010,
KEMÂL ATATÜRK ve Milli Mücadele Tarihi,s. 8 den S. 24-kadar. Enver Behnan,Şapolyo-.Rafet Zaimler Yayınevi –Ankara Caddesi. No:47/1 istanbul
Mustafa Kemal cilt (1) s.31 (1881-1919) Şefket Süreyya Aydemir.
Toroslardan Doğan güneş s.191-194 de kadar,
Meydan Larousse, Ansiklopedisi cilt(:2) s.245-254,
üçüncü Uluslar Arası Kıbrıs Kongresi s.223-228
Anadolu’da Türk Aşiretleri s.118 den 157 çe kadar. Ahmet Refik. Enderun kitabevi Pamuk ofset,1989-İstanbul
Rumeli’de yürükler,Tatarlar ve evlad’ı Fa- tihan s. 1 den 317 ye kadar M.Tayyip Gökbilgin Osman Yalçın Matbaası- 1957-İstanbul. Rumeli ‘de Yörükler, Tatarlar, ve Evlâd-ı Fatihan.s. 12 ve 17. M. Tayyib Gökbilgin, Osman Yalçın Matbaası-1957- İstanbul,
Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi. S.106 dan 114 de kadar.
YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN GERÇEKLER:
Gazeteci.Araştırmacı yazar Mustafa ERTAŞ’ın “Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanımın Soy kütüğü : Ermenek’te Celali mahallesine Dayanıyor”başlıklı. Kaynaklara dayanan uzun araştırmalarının yankıları sebebi ile kendilerini Ankara’daki Ahmet Tufan Şentürk’ün evinde yıllar önceden tanıdığım Yekta Güngör ÖZDEN beni doğrulayan “GERÇEKLER (1) GERÇEKLER (2) başlıklı iki yazı yazmıştır.Bu iki yazıyı aşağıda aynan sunuyoruz.
GERÇEKLER ( 1 )
7 Mart 2019 Sözcü gazetesinde değerli yazar (önceden Anayasa Mahkemesi BAŞKANI ) Yekta Güngör ÖZDEN ‘in, “Büyükler büyüğü Atatürk’ümüzün toprağa verilişine ilişkin “ ve Ermenek İlçemizi de yakından ilgilendiren kendi ifadeleri ile, okurlarımıza aynen sunuyoruz:
“4 ve 10 Kasım 1953 günleri için gençliği temsil etmek ve ön görülen görevleri yapmak üzere istediği öğrenci olarak benim adım verilince ( Yekta Güngör ÖZDEN) Dışişleri Bakanlığı’na giderek hâlâ “ ilgililerin gereken yardımı yapmaları” yazılı kartını aldım. 4 Kasım 1953 günü Etnoğrafya müzesinde TBMM Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes, Bakanlar, devlet görevlileri, Millet vekilleri, Valiler, Erkek Teknik Öğretmen okulu görevlileri, öğretmenleri Kemal Kerpiç ‘in yönetiminde çalışmaya başlayarak mermer zemini elektrikli testere ile kestiler. Sekiz metre olduğu söylenen aşağıya vinç indirildi. Atatürk’ün tabutu yavaş, yavaş çıkarıdı. 15 yıl burada kalmıştı . Çelik tabut açıldı. İçindeki kefenli Atatürk’ü incelediler. Ben uzaktan bakıyordum . Yüzünü güçlükle görebildim. Bir gün önce tıraş olmuş gibiydi. Merakla Pof. Dr. Kâmile Ş. Mutlu’ya sorduğumda, Atatürk’ün bedeninde hiçbir bozulma olmadığı görüldü. .İnceleme sonucu tabut kapatıldı. Bu sırada tahta tabuta bayrağımız örtüldü. Sonra çelik tabuta yerleştirildi. Nöbetler tutuldu. Cenaze namazını dolma bahçe Sarayı’nda 19 Kasım da Diyanet İşleri Başkanı Rifat Börekçi kıldırmıştı. Tabut 20 Kasımda Ankara’ya uğurlanmştır.”
Ünlü şair Ahmet Tufan ŞENTÜRK ile şiir sohbetinde 09. Mayıs 2004 günü Ankara Ermenek’liler Derneğinde buluşan dotları: Aşağıda “Gerçekler (2) yzımızda, resimde ortada beyez gömlek ve kıravatlı olan Yekta Güngör ÖZDEN duygularını anlatıyor. Hemen önünde de, Gazeteci araştırmacı yazar Mustafa ERTAŞ görülüyor.
GERÇEKLER (2)
Yekta Güngör ÖZDEN Birinci yazısının devamında da: 2. yazısında şunları, yazar:
“10 Kasımda sabahın erken saatinde Ernoğrafya Müzesine gittim. Müzenin önü ve çevresi (67) İlden gelen öğrenciler, izciler, öğretmenler, yönetiminde kurullar, çok kalabalık halk, Parlamenterler, bakanlar, çok düzenli bir şekilde sıralanmışlardı. Top arabası en önde idi, Onun arkasında bir general, Atatürk’ün İstiklal Madalyasını Mualla Gökhan bir kutu içinde taşıyordu. Saat 09:05 te müzenin merdivenlerinden tabut indirildi. Arkasından Menderes ve Makbule Atadan indiler. Makbule hanım Meclis Başkanı Koraltan’ın kızı Nilüfer hanımın kolunda idi. Madalya taşıyan generalin arkasında yer aldık. Onları solda İsmet İnönü, Refik Koraltan, Sağda Adnan Menderes, Bakanlar, Millet vekilleri izledi. Ankara’da da 67 ilin kurulları vardı. Ben kortejin düzenli yürümesi için görev yapanlardan biriydim. Kortej Ulus, İstasyon, yolundan Anıt Kabir’e geldi. Bu gelişte tabutu taşıyan, top arabasını çeken askerlerin, adım sesleri, bandonun sesi,pencerelerde, duvarlarda, ağaçlarda izleyen yurttaşların hıçkırık seslerinden başka bir ses duyulmuyordu.
Ahmet Tufan Şentürk’ün Ankara’daki evinde şiir dinletisi. Masa önündekiler ortada Yekta Güngör Özden, önde Mustafa Ertaş. |
Yazan platonun üzerine konuldu. CELAL Bayar Mikrofona gelip “ Padişah yapmak istediler, olmadın. Halife yapmak istediler, olmadın, Seni sevmek milli ibadettir” sözleriyle dikkat çeken güzel bir konuşma yaptı, Sonra tabut mozelenin olduğu yere çıkarılıp, soldaki sütunlar arasından vinçle gömülme yerine indirildi. Aşağıda mezar hazırlanmıştı. Kasımda Etnoğrafya da tabut açılmış, ilaçlandırma yapılmış, tabut kapatıldıktan sonra bir kez daha namaz kılınmıştı. Mezarın başında tabut açılıp Atatürk’ün kefenli bedeni mezara yerleştirildi. Tabut geri çekildi. Mezar kapatılınca hazır bulunanlar toprak atarak düzenlediler. Burada Makbule hanım hafif hafif hıçkırıyordu. Mezar üzerine kız ve erkek öğrencilerden aldığımız. öğrenci kanları enjektörle toprağa sıkıldı. Sonra güzel kumaş keseler içinde,( ATATÜRK’ ün Annesi) ZÜBEYDE Hanımın MEMLEKETİ olduğu söylenerek ERMENEK’ ten GELEN TOPRAK ile SELANİK ve KIBRIS tan gelen TOPRAKLAR Atanın mezarına döküldü.
Bunlar bitince Celal BAYAR “Buyurun arkadaşlar “ diyerek öne geçti, Meclis Başkanı Koral tan, Başbakan Adnan Menderes, İç İşleri Bakanı Dr. Namık Gedik, Ankara Valisi Kemal Aygün. Ankara Belediye Başkanı Atıf Benderli oğlu, Atatürk’ün son genel sekreteri ( ABD) gelmiş Hasan Rıza Soyak. Atatürk’ün manevi evladı Abdurrahim Tuncak Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Atadan ve gençlik temsilcisi Yekta Güngör Özden ( ben ) devlet yöneticilerini izledi. Görülme tutanağını devlet yöneticileri imzaladı.”
Kaynak: Yekta Güngör ÖZDEN, (önceden Anayasa Mahkemesi üyesi ) Sözcü Gazetesi :7 Mart 2019 Gerçekler (1) ve 8 Mart 2019 Gerçekler 2) yayınlamıştır.