İstanbul Bölge Hakimi'nin Ermenek Gezi Notları

 

TOROSLARIN ZİRVESİNDE DÖRT GÜN

2-3 Eylül tarihlerinde Ermenekte düzenlenen 26. Taşeli Kültür Sanat ve Sıla Festivali ne çok değerli yazar, halk ozanı, tarihçi Ethem Göktürk hocamızın tavsiyesi ve yazar, yerel rehber, yerel tarihçi, Hokand Hanlığı ve Timurlularının yaşayan şehzadesi Ebabekir Cambolatın davet etmesiyle katıldım.

Orta Toros Dağlarının her bakımdan ortasında yer alan Ermenek ilçesi sert ve ulaşılmaz coğrafyaya , mağaralara, kaya mezarlarına, kalelere sahip eskilerin deyimiyle kuş uçmaz kervan geçmez bir yer. Bu özellikleri nedeniyle 5000 yıllık tarihi boyunca hep masumların, azınlıkların sığınağı olmuş. Nerede bir insan zulme uğrasa, Ermenek sığınağı olmuş.

Bu yüzden havarilerin izini sürmekte mümkün, Haçlı Savaşlarının izini de.

Ermenek Karamanoğullarına da bir dönem başkentlik yapmış, muhtemelen ilk kurulduğu yerde burası.

55 ülke gezdim, yüzlerce şehir ve yer gezdim, Ermenek gibi doğalını görmedim. Nereye gitsem doğanın ortasına eğreti gelin gibi oturtulmuş betonlar ve doğa katliamlarını gördüm.

Ermenek ise çok doğal, uçurumlarda biten el değmemiş kaya gülü gibi.

(Benzetmede kullandığım gül gerçekten var ve meğerimse Aethionema Karamanicum adı ile tescilli imiş, Ermenek'ten toplanıyormuş.) 

Bu festivale katılan bir kısım yazar, sanatçı ve bilim adamı.

Âşık Tevfik.

Ermenek yemekleri; Batırık ve Gözleme.

Ermenekte kral kaya mezarları (Komagene mezarları imiş. Komagene Krallığının Güneydoğu Anadoluda olduğunu sanan birçok kişiden biriyim heralde)

Fosil müzesi

Âşık Tevfik çalıp söylüyor.

Ermenek Zeyve Şelaleleri ,

Burası aynı zamanda Zeyve pazarı olarak geçiyor. Her türlü yerel doğal ürünler satılıyor. Zeyvede bungalov evlerden oluşan Lavanta Tatil köyünü işleten Ayşe Hanım çok güler yüzlü, hatırnaz. 18 yaşındaki delikanlının yaptığı saç kavurma da muhteşem. Alanında açılmış ilk işletme olmanın verdiği zorlukları tek başına göğüslemiş Ayşe Şengül Hanım. Bunda İzmirde yazarlık yapmış ve çok çevre edinmiş olmasının payı da çok önemli tabiki. Doğal ürünler ve Lavanta ürünleri satan Tahir Bey bu mesleği yapabilmek için İstanbulda tekstil işini bırakıp gelmiş.  O da büyük sıkıntılar çekmiş. Yerel yönetimler ve halk bu gibi girişimlere destek vermeli. Küçük sorunlar büyütülmemeli. Bu gibi girişimler desteklenirse başka girişimlere yol olur ve Ermenek gereken patlamayı yapar.

Toros Dağlarının yüksek yaylalarında otlayan kara kıl keçiler.

Ermenek Balkusan  köyünde Karamanoğlu Mehmet Bey ve kardeşlerinin türbeleri var. Türbe mezarların başında bulunan oymalar dikkatimi çekti. Sorunca onun Hristiyan veya başka dinlerden olan ziyaretçiler için yapıldığını öğrendim. Türk Kültürü ne ulvi bir kültür ya Rabbim! İnsan bu memleketin çocuğu olduğunu gururla söylemeli.

Karamanoğlu Mehmet Bey 13 Mayıs 1277 tarihinde her yerde Türkçe konuşulmasını buyurmuştur. Bu nedenle her  yıl 13 Mayıs gününü Dil Bayramı olarak kutluyoruz. Kırşehir'de, Karaman'da, Eskişehir'de ve Konya'da daha etkin kutlanan bu bayram Ermenek'ten başlıyor.

Bilindiği üzere Selçukluların resmî dili  Farsçaydı . Sarayda Farsça  konuşuluyordu, hatta Mevlana bütün eserlerini Farsça yazmıştır. Fakat oğlu Sultan Veled, Karamanlıların dil devriminden etkilenip eserlerini Türkçe yazmış. 

Türk demek Türkçe demektir. Türkçe'nin de bir sahibi var;  Ermenekliler.

Atatürkün akrabasının birinin  Ermenek'in eski köyü şimdilerde yeni ilçe Başyayla'ya bağlı olan Üzümlü köyünde olduğunu öğrendim. Atatürkün halası yani Ali Rıza Bey'in kızkardeşinin torunları Atasoy soyadıyla hâlâ bu köyde yaşıyorlar. Atatürkün annesi Zübeyde Hanım'ın babası da Ermenek Kocacık Yörüklerinden Kızıl Ahmet'tir. Atatürkün baba tarafı da yabancı değil buraya. Karaman Taşkaleden. Buraya Kahramanlar çıkaran yurt diyebiliriz pekala

Yörükler arasındaki kavgadan dolayı Makedonyaya sürgün edilmişler. Ama gelgelelim Ermenek'te Zübeyde Hanım ile ilgili ne bir bilgilendirme yazıtı, ne de adına bir esere rastlayabildim.

Atatürk gerçek Ergenekon bölgesinin Taşeli bölgesi olduğuna inanıyormuş.

Karamanoğlu Mehmet Bey'in mezarının bulunduğu köyün adı Osmanlı döneminde Balgasunmuş, yani Balasagun, şimdi bu adı kısaltıp Balkusan yapmışlar ve gerçekte manasını bilmediklerinden "kayalarda mağaralarda arıcılık yapıldığından her taraftan bal akıyor manasına gelen Balkusan" diye uydurmuşlar.

Tarihi Ötüken adı Ot diken olmuş.

Ergenekon ise Ermeneke, İçil de  İçele dönüşmüş. Ebabekir Cambolat'a göre Ermenek, Ilpamış Destanı'nın geçtiği yer. Çünkü Ilpamış Destanı'nda anlatılanların çoğu burada yer isimleri. Kadın Hükümdar Barçın ve Kabaç yayla isimleri,

Ermeken "yeniden doğulan yer", Altıntaş yine Ermenek'te yayla ismi. Balkusan hakeza....

Zaten Ermenek'in sloganı da "Yeniden Başlamak İçin"

Ermenekte Tol Medresesi, Maraspoli Mağarası (bu mağaradan yeraltı nehri akıyor, kesinlikle uzman rehber olmadan girilmemeli), Ulu Cami, baraj gölü ve yaylaları gezilip görülecek diğer yerlerdir.

Evliya Çelebi Ermenek için "Bir sincap ağaçtan ağaca atlayarak hiç inmeden Akdeniz'e varır." tabirini kullanmış.  Ermenek Türkiye'de ağaç ürünleri konusunda büyük bir pastaya sahip. 30-40 yıldır tomruk hasadı

yapılsa da halen Evliya Çelebi'ye hak vermemek neredeyse imkansız. Halen o sözün tazeliğini koruyor. Eskiden nasıldı Allah bilir...?

Karadeniz'de ağaçlık Ermenek'e benzer doğa olarak ama Karadeniz havası kasvetli, Ermenek öyle mi? Göz gördüğünce açık, insanın içi neşe doluyor ufka doğru bakarken... Hiç olumsuzluğa kapılmıyorsunuz.

Karadeniz'de piknik yapmak, doğa gezintisi yapmak şansınıza bağlı  iken Ermenek'te doğada durmadan gezebilirsiniz.

Ermenek emekliliğin tadını çıkaracak yer. Ermenekliler böyle güzel memleketin değerini biliyorlar mı acaba?

Betonlaşmaya bakılırsa pek bilmiyorlar gibi.

Ben olsam bu doğayı bozdurmazdım. Çeşitli tahta evler, bungalovlar yapılabilir. Doğa ile içiçe mağara evleri, taşevler, sanatsal mimari evler olmalı.

Ermenek'i gören insanın emekli olup buraya postu seresi geliyor.

İstanbul Bölge Hakimi İbrahim Çalışgan

 

 

İBRAHİM ÇALIŞGAN HAKİM İSTANBUL ERMENEK GEZİ